Haber

Karabulut Ailesi, DNA Raporuna İtiraz Edecek

HABER: EDDA SÖNMEZ- KAMERA: ONUR DURSUN

(İSTANBUL)- Münevver Karabulut’un aile avukatı Rezan Epözdemir, Cem Garipoğlu’nun mezarından alınan örneklerle ailesinin DNA’sının uyuştuğuna ilişkin rapora itiraz edeceklerini açıkladı. Epözdemir, “Süreyya Bey (Karabulut) de rapora itiraz edilmesi gerektiğini belirtti. Bununla ilgili itiraza dair tüm hukuk yollarının tüketilmesi gerektiğine dair talebini sundu. Biz avukat olarak o taleple bağlıyız. Rapora da kapsamlı bir inceleme yaptık. Bilimsel ve akademik açıdan da bakacağız, ona ilişkin de itirazlarımızı sunacağız. Müvekkilin buna ilişkin talebi var. Kızının kanının yerde kalmasını istemiyor. Aynı zamanda poşet ile ilgili incelemenin de tamamlanmasını bekliyoruz” dedi.

İstanbul’da 3 Mart 2009’da öldürülen Münevver Karabulut’un katili Cem Gariopoğlu’nun intihar ederek ölmediği iddialarının ardından mezarı yıllar sonra açıldı ve 7 Ekim tarihinde Adli Tıp Kurumu tarafından rapor düzenlendi. Raporda, açılan mezardan alınan örneklerin, baba ve anneyle uyumlu olduğu ve ikisinin müşterek çocuğu olabileceğinin tespit edildiği belirtildi. Mezardan alınan örneklerin Cem Garipoğlu’na ait olduğunun açıklanmasının ardından Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı.

Epözdemir, Garipoğlu’nun mezarında bulunan naylon poşete dikkat çekerek şunları söyledi:

“Rapor diyor ki, ben öncekileri de aldım mevcut DNA örneklerini de aldım bunlar uyumlu. Anne ve babadan aldığım DNA örnekleriyle birlikte değerlendirme yapıyorum. Ölen kişinin yüzde 99 ikisinin müşterek çocuğu olduğunu tespit ettim. 7 Ekim itibarıyla tanzim edildi.  Müvekkillerle görüştük, Süreyya Karabulut’a rapordan bahsettik. Süreyya Bey de rapora itiraz edilmesi gerektiğini belirtti. Bununla ilgili itiraza dair tüm hukuk yollarının tüketilmesi gerektiğine dair talebini sundu. Biz avukat olarak o taleple bağlıyız. Gereğini yapmakla mükellefiz. Dolayısıyla rapora da kapsamlı bir inceleme yaptık. Bilimsel ve akademik açıdan da bakacağız, ona ilişkin de itirazlarımızı sunacağız. Müvekkilin buna ilişkin talebi var. Kızının kanının yerde kalmasını istemiyor. Sonuna kadar hukuki mücadelesini yapmak istediğini söyledi. Ailenin bir manipülasyon yapmış olabileceğini söylüyorlar. Buna ilişkin itirazımızı müvekkilimizin talebi doğrultusunda Avukatlık Kanunu’na göre bir yükümlülük olduğu için yapacağız. ve aynı zamanda poşet ile ilgili incelemenin de tamamlanmasını bekliyoruz. Maddi gerçeğin ortaya çıkmasını, adaletin tecelli etmesini, kamu vicdanının rahatlamasını istiyoruz, müvekkil ailenin vicdanının rahatlamasını, tüm soru işaretlerinin giderilmesini istiyoruz. Hassasiyetimiz bu.

Mezar 3 Ekim de açılmıştı, 7 Ekim de rapor tanzim edildi. Bir de bizim mezarlıktan çıkan poşetle ilgili talebimiz vardı. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı aldığı kararla o poşetin incelenmesi, Adli Tıp Kurumu’ndan teslim alınmasını, Emniyet Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’na verilmesine karar verdi.  Emniyet Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’nda poşet üzerinde varsa parmak izi ve DNA örnekleri alınacak çünkü orada bulunan bir poşet var. Dolayısıyla o poşetin hangi koşullarda nasıl bırakıldığını hiç birimiz bilmiyoruz. Bu şüphe üzerine biz de Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuştuk. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı da biraz önce kararını verdi. Öncelikle Adli Tıp Kurumu’ndan  poşetin temin edinmesini talep etti. An itibarıyla o raporu da bekliyoruz. O raporda bizim açımızdan belirleyici bir rapor olacaktır. O rapor geldikten sonra etraflıca değerlendirme yapacağız.

Cesetle ilgili işlemler bittikten sonra aile avukatına teslim edilecektir, onlar da nerede uygun görüyorlarsa defnini tekrardan yapacaklardır diye düşünüyorum. Müvekkillerimiz ‘biz inanmıyoruz, kızımızı kaybettik, hak arama özgürlüğümüzü kullanmak istiyoruz, bu aile bir manipülasyon yapmış olabilir’ diyorlar. İtirazımızı da o yüzden yapacağız.

“Yedisinde rapor tanzim edilmiş dört gün gibi kısa sürede. Tabi çok kısa sürede bu raporu tanzim edilmiş olması değerli, kıymetli sevindirici”

Biz maddi gerçeğin ortaya çıkmasını, adaletin tecelli etmesini ve kamu vicdanının rahatlamasını istiyoruz. En çok da müvekkil ailenin vicdanının rahatlamasını ve makul soru işaretlerinin giderilmesini istiyoruz. Bizim temel felsefemiz talebimiz bu, hassasiyetimiz bu.  Bu nedenle biz avukatıyız dedik. Müvekkilin talimatıyla bağlıdır. Şimdi de müvekkillerimiz biz inanmıyoruz, kızımızı kaybettik. Yani biz dolayısıyla hak arama özgürlüğümüzü kullanmak istiyoruz sonuna kadar. Bu aile bir manipülasyon yapmış olabilir diyorlar. İtirazımızı da o yüzden yapacağız. Dört gün meselesini gelince kamu vicdanını bu kadar rahatsız olduğu bir yerde incelemenin çok kısa ve süratli yapılması gerektiği kanaatindeyim biz. Narin Güran başta olmak üzere birçok örneği de var Türkiye de son dönemde biliyorsunuz. Üçünde yapıldı, üçünde  numuneler gönderildi.  Yedisinde rapor tanzim edilmiş dört gün gibi kısa sürede. Tabi çok kısa sürede bu raporu tanzim edilmiş olması değerli, kıymetli, sevindirici. Bu yönüyle de hassasiyet gösterdiği için, bu konuda baştan beri bir fikri takip ortaya koyduğu için, bir hassasiyet gösterdiği için Adalet Bakanlığı’nın özellikle Sayın Adalet Bakanı’na Yılmaz Tunç Beyefendi’ye de teşekkür ediyoruz.”

ortakoy-haber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu